CHP genel başkanlığına adaylığını açıklayan Örsan Kunter Öymen, CHP Eskişehir İl Başkanlığı 38. Olağan Kongresi’nde konuştu.
CHP’de genel başkana veya yönetim kademesinde olanlara yönelik eleştirilerin partinin kendisine yönelik eleştiri olmadığını kaydeden Örsan Kunter Öymen, “Cumhuriyet Halk Partisi’ni daha ileri bir noktaya götürmek için, bu yüzyıllık çınarda bir yaprak dökümünün yaşanmaması için, Cumhuriyet Halk Partisi’ne sahip çıkmak için, genel başkan da dahil olmak üzere yönetim kademesindeki herkes eleştirilebilir. Bizim bu feodal anlayıştan kurtulmamız gerekiyor. Öncelik budur” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde girilen 13 yıldaki tüm seçimlerin kaybedildiğini ifade eden Öymen, şöyle devam etti:
– Bu bir olgu.13 yılda 12 seçim kaybedildi. 5 milletvekilliği, 3 cumhurbaşkanlığı, 2 belediye seçimi, 2 referandum. Belediye seçimlerinde, İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya’da başarı elde edildi ama Türkiye genelinde ne yazık ki partimiz birinci olamamıştır.
– Biz bilhassa yenilgiye alıştırılmış bir ruh hali içerisine girmiş durumdayız ne yazık ki. Böyle birkaç kent kazandığımız zaman bundan büyük mutluluk duyuyoruz. Onu bir başarı olarak yorumlamak istiyoruz. Belki psikolojik bir ihtiyaç da olabilir bu.
PARTİMİZDE SORUNLAR DEĞİŞMEDİ
CHP’nin başka bir sorununun, partinin oyunun yüzde 22-26 bandı arasına sıkışması olduğunu söyleyen Öymen, “2003 ve 2008 yılları arasında 5 yıl 3 dönem parti meclisi üyesi olarak görev aldım Sayın Deniz Baykal döneminde. Ne yazık ki aynı eleştirileri bugün burada aktaracağım eleştirileri, o zaman da kendisine ve yönetimine yöneltmek durumunda kalmıştım. Temelde parti içi demokrasi, seçim yenilgilerindeki nedenler ilkelerle ilgili sorunlar gibi konularda dolayısıyla yeni bir şey söylemiyorum. Kendi içinde tutarlı bir biçimde o zaman da yönelttim eleştirileri. Şimdi de yöneltiyorum. Ne yazık ki kişiler değişti ama partimizde sorunlar değişmedi” dedi.
ZOR BİR KONU
Öymen, 1957 seçimlerinde CHP’de İsmet İnönü’nün genel başkan olduğu dönemde partinin oyunun yüzde 41, 1977 seçimlerinde Bülent Ecevit’in genel başkan olduğu dönemde partinin oyunun yine yüzde 40’ların üzerinde olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
– Bu 50’li, 60’lı, 70’li yıllarda 30’un altına düştüğümüz dönemler oldu ama genellikle yüzde 30 ile 41 arasında bir oy oranımız vardı. Bir başka mesele yüzde 48 konusu. Bundan önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir önceki ve ondan önceki seçimlerde, muhalefet partilerinin gösterdikleri cumhurbaşkanı adaylarının oy toplamı yine yüzde 48 ediyordu. Tek adayla girmiş olması önemli bir başarıdır. Zor bir konudur. Biliyorum, değerlidir.
AYNI YERDE ÇAKILIP KALDI
– Fakat yine de Sayın Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde girilen seçimde ya da onun aday gösterildiği seçimde oy, muhalefetin oy oranı artmamıştır. Yüzde 48 yine aynı yerde çakılıp kalmıştır. Şu soruyu sormak istiyorum, 13 yılda değişmeyen şey ne olacak da mesela 14’üncü yılda bir şey değişecek ve biz belediye seçimlerini kazanacağız? İstanbul’u, Ankara’yı yeniden kazanacağız. Bursa’yı kazanacağız. Diğer önemli kentleri, merkezleri kazanacağız. Eskişehir’i nasıl kazanacağız? Bütün bunların üzerinde düşünmek gerekiyor.
GENEL MERKEZİ AKLA DAVET EDİYORUM
İttifaklarla ilgili sorun yaşandığını ve genel başkanlık dahil yönetim değişikliği olmadığı zaman başarının sağlanması konusunda şüphelerini ifade eden Öymen, şu değerlendirmede bulundu:
– Genel merkeze şunu öneriyorum. Bilimsel bir araştırma yapılsın. 40 ilde 60 ilde 10-15 bin kişiyle bir araştırma yapılsın. Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce olduğu gibi 20 ilde 30 ilde 2-3 bin kişiyle değil kapsamlı bilimsel bir araştırma yapılsın, güvenilir. Mevcut yönetimin, yönetimin devam etmesi durumunda Cumhuriyet Halk Partisi’nin adaylığına vatandaşımız oy verecek mi? Çok basit bir soru. Halkın içinde yaşayan, halkla iletişim halinde olan herkesi aslında gerçekleri görüyor. Madem bizim burada söylediklerimiz dikkate alınmıyor… Benim söylediğimi bir kenara atın. Genel merkezi sadece bilime, akla davet ediyorum.
STRATEJİK VE İDEOLOJİK HATALAR
Seçim yenilgilerinin temelinde birçok neden olduğuna dikkati çeken ve bu sorunlardan bir tanesinin de parti içi demokrasi sorunu olduğunu vurgulayan Öymen, şöyle konuştu:
– Bunlardan bir tanesi de parti organlarının çalıştırılmamış olması. Oligarşik bir yapının 5 kişi, 10 kişi, 15 kişi bilemiyorum. Danışmanlar, Bazı MKYK üyeleri vesaire kararları vermesi. İlçe ve il örgütlerine bu konularda kritik konularda bir şey danışılmamış olması, parti meclisinin yeterince çalıştırılmamış olması ve bunun sonucunda da lojistik, stratejik ve ideolojik hataların yapılmış olması.
HALKIN EGEMENLİĞİ İLKESİNE AYKIRI
– Sadece çok sık gündeme geldiği için değinmek istiyorum. Milletvekili listeleri konusu. Oy oranı yüzde 1-2 en fazla 3 olan 4 partiye 38-39 milletvekilinin hediye edilmiş olması. Bu her şeyden önce temsiliyet ilkesine, halkın egemenliği ilkesine aykırı bir durumdur. Oy oranıyla orantısız bir sayıda milletvekilinin verilmiş olması. İttifak elbette yapılabilir.
– Ama şöyle denenebilirdi, seçilebilecek yerlerden 10-15 kişilik kontenjan, ittifak içindeki partilere verilebilirdi ve milletvekilleri de ön seçim yapılması yoluyla belirlenebilirdi ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin daha fazla sayılı milletvekili bugün mecliste olabilirdi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde daha güçlü bir şekilde temsil edilebilirdik. (AA)